YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/12478 K. 2010/19947 T. 6.12.2010

DAVA: Dava dilekçesinde vasiyetnamenin tenfizi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi Içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü.

KARAR: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalı tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Davada, vasiyetnamenin yerine getirilmesi ve vasiyete konu yerlerin davacı adına tapuya tescili talep edilmiştir.

Vasiyetname, muayyen mal vasiyeti niteliğinde olmayıp, mirasçı atamaya ilişkindir ( TMK. md. 516 ). MK. Md.600 uyarınca muayyen mal vasiyetinde vasiyet alacaklısı kişisel bir istem hakkı kazanır ve bu hak dava yoluyla talep edilebilir. Uygulamada bu dava vasiyetin tenfizi davası olarak anılmaktadır. Medeni Kanun’un 600. maddesi muayyen mal vasiyetini kapsayıp mirasçı atanmasını kapsamaz ( Nitekim değişiklik öncesi medeni kanun 541 metninde “kendisine muyyen bir şey vasiyet edilen kimse” ifadei kullanılmaktadır ). Atanmış mirasçılarda ise miras, miras bırakanın ölümü ile kazanılır ( TMK. md.599/3 ). Mirasçı atanan kişi miras bırakanın ölümü ile tereke üzerinde doğrudan ve kendiliğinden bir ayni hak kazanır. Bu durumda, miras bırakandan intikal eden ayni hakların, atanmış mirasçı adına tescili için vasiyetnamenin yerine getirilmesi davasına dolayısıyla mahkeme hükmüne ihtiyaç yoktur. Atanmış mirasçıya, buna ilişkin mirasçılık belgesi verilmesi ( TMK. md.598/2 ) yeterli olup, bu nitelikteki belge ile ayni hakların bu kişi adına tapuda ( resmi senet düzenlenmeksizin tescili ) mümkündür ( Tapu Sicili Tüzüğü md.21/a ).

Yukarıda açıklandığı üzere davacı TMK. 598/2 uyarınca Sulh Hukuk Mahkemesinden veraset ilamı alarak aynı sonuca ulaşabilecektir.

O halde mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.

SONUÇ: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir