YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/2065 K. 2012/1101 T. 23.2.2012

DAVA: Z. A. ile B. A. ve müşterekleri aralarındaki tescil davasının reddine dair Karadeniz / Ereğli 1. Asliye Hukuk ( Aile ) Mahkemesinden verilen 20.09.2007 gün ve 554/502 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR: Davacı vekili, dava dilekçesinde; vekil edeni ile ölen eşi B. A. A. arasında 30 Aralık 2002 tarihinde Bakırköy 18. Noterliğinde 20851 yevmiye numarasıyla düzenleme şeklinde edinilmiş mallara katılma sözleşmesini akdettiklerini, ancak sözleşmenin bugüne kadar tapuya işletilmediğini, eşi B. A. A.’ın 10.11.2006 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak vekil edeni davacı ile davalı durumunda bulunan çocukları Zeynep, Mine, Bürge ve Bilge’yi bıraktığını, muris adına 105 ada 4 parselde 5 nolu meskenin kayıtlı bulunduğunu, 34 … … plakalı 1992 model Ford özel arabanın adına trafikte kayıtlı olduğunu açıklayarak mallara katılma sözleşmesinin açık hükümleri gereğince edinilmiş mallara katılma rejimi kabul edilerek, birlikte yaşadıkları konut üzerinde ve sair edinilmiş malların yarısı üzerinde vekil edeninin hak sahibi olacağını, sözleşmenin 16. maddesinde yazılı olduğu gibi; müşterek ev eşyası üzerinde mülkiyet hakkı isteyebileceğinin akdedildiğini açıklayarak; 1- 34 … … plakalı 1992 model Ford arabanın ½ sinin vekil edeni adına trafikte tesciline, 2- 105 ada 4 parselde kayıtlı 1990 tarih, sayfa 898, cilt 10 ve yevmiye 1780 nolu kat irtifaklı tapunun ½’sinin sözleşmede belirttiği üzere vekil edeni adına tesciline, 3- Sözleşmenin 19. maddesi göz önünde bulundurularak, müşterek hanedeki ev eşyalarının üzerinde mülkiyet hakkının tanınmasına karar verilmesini istemiştir.

Davalılar adına dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmesine ve bildirilmesine karşı davalıların yargılama oturumlarına katılmadığı ve kararın yokluklarında verildiği anlaşılmıştır.

Mahkemece, “..davanın 4721 sayılı TMK.nun 218 ve devamı maddeleri uyarınca açılan tasfiye davasından ibaret olduğunu, aynı Kanunun 225. maddesi uyarınca mal rejiminin eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulü ile sona erer, hükmünün yer aldığını, dava konusu olayda davacının eşi B. A. A.’ın 10.11.2006 tarihinde öldüğünü, bu tarih itibariyle Bakırköy 18. Noterliği aracılığıyla düzenledikleri sözleşmenin hükümlerinin de sona erdiğini ve davanın eşin ölümünden sonra 18.12.2006 tarihinde açıldığını…” gerekçe göstermek suretiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, mal rejiminden kaynaklanan alacak ve mülkiyet hakkının tanınması isteğine ilişkindir.

Taraflar 07.06.1979 tarihinde evlenmişler, kural olarak eşi B. A. A.’ın 10.11.2006 tarihinde vefatıyla TMK.nun 225. maddesi uyarınca evlilik ölümle son bulmuştur. Ne var ki, taraflar 30.12.2002 tarihinde Bakırköy 18. Noterliğinde 20851 yevmiye numarasıyla “Düzenleme Şeklinde Edinilmiş Mallara Katılma Sözleşmesi”ni yapmışlar ve bu sözleşmeyle evlendikleri 7 Haziran 1979 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aralarında edinilmiş mallara katılma rejimini kabul ettikleri anlaşılmıştır. 4722 sayılı TMK.nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 10/3. maddesinde; “Şu kadar ki, eşler, yukarıdaki fıkralarda öngörülen bir yıllık süre içinde mal rejimi sözleşmesiyle yasal mal rejiminin evlenme tarihinden geçerli olacağını kabul edebilirler” denilmiştir. Görüldüğü gibi tarafların maddede açıklandığı biçimde edinilmiş mallara katılma rejimini evlilik tarihinden geçerli olmak üzere kabul ettikleri saptanmıştır.

Mahkemece, taraflar arasında geçerli bulunan ve noterlikte düzenlenen edinilmiş mallara katılma sözleşmesinde yer alan hükümler değerlendirilmediği gibi konuya ilişkin TMK.nun 202, 218 ve devamı maddeleri ile 239 ve 240. maddeleri karşısındaki hukuki durumda değerlendirilmemiştir. Mahkemenin gösterdiği ret gerekçesi ise dosya kapsamına uymamaktadır.

Her ne kadar, davacı vekili temyiz dilekçesinde TMK.nun 652/1. fıkrası uyarınca, sağ kalan eşe tanınan yasal hakkı kullanarak konut ve ev eşyasının mülkiyetinin miras hakkına mahsuben kendisine ( vekil edenine ) verilmesini istemiş ise de, uyuşmazlık şu aşamada miras hakkına yönelik olmayıp, mal rejimi sözleşmesinden kaynaklanan haklara ve TMK.nun mal rejimine ilişkin hükümlerine ilişkin bulunmaktadır. TMK.nun 652. maddesi uyarınca sağ kalan eş miras payı karşılığında mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilir. Bu durumda aynı Kanunun 658. maddesinde de, açıkça vurgulandığı üzere görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi olarak belirlenmiştir. TMK.nun 240. maddesinde ise, sağ kalan eş; edinilmiş mallara katılma rejiminden kaynaklanan katılma alacağı karşılığında ev eşyası ve konut üzerinde mülkiyet hakkının tanınmasını isteyebilir. Bu bakımdan davacı vekilinin bu yöndeki iddiası pek yerinde görülmemektedir.

Şu halde mahkemece yapılacak iş; taraflar arasında geçerli bulunan edinilmiş mallara katılma sözleşmesi ile TMK.nun özellikle 239 ve 240. maddeleri karşısında tarafların hukuki durumlarının değerlendirilmesi, gerekirse bu konuda konunun uzmanı bilirkişiden rapor alınması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken dosya kapsamıyla örtüşmeyen bir gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, esasa ilişkin hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 13,10 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 23.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir