YARGITAY 16. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/395 K. 2011/1578 T. 29.3.2011

DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükümün Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle: duruşma için belli edilen gün ve saatte temyiz edenlerden M. B. vekili ile aleyhine temyiz istenilen ve duruşma isteyen vekili geldiler. Gelenlerin yüzlerine karsı duruşmaya başlandı. Tarafların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmanın bittiği bildirildi. Süresi içinde inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu. Gereği görüşüldü:

KARAR: Davacılar, 18.11.2008 tarihinde ölen tarafların ortak miras bırakanı olan A. B.’nın, sahibi bulunduğu Mardin, Cizre, Dirsekli Köyü, 387 Sayılı parselde bulunan taşınmazını 1971 senesinde torunu davalıya kayıtsız ve şartsız bağışladığını, bölgede yapılan kadastro çalışmaları sırasında da taşınmazın davalı adına tespit edildiğini, bu sebeple saklı paylarının zedelendiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile miras hisseleri oranında adlarına tescilini, bu mümkün olmazsa saklı paylarının parasal değerinin kendilerine ödenmesine karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı, temlikin murisin ölümünden çok önce yapılmış olması sebebiyle davacıların murisin saklı payları ihlal kastının bulunduğunu ispatlamaları gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş: hüküm, davacılar tarafından temyiz edilmiştir.

Tenkis davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlararası karşılıksız kazandırmaların yasal zemine çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili yenilik doğurucu (inşai) davalardandır.

Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlararası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarının zedelenmiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma ( temlik )dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu malvarlığı ile, ( iadeye )denkleştirmeye ( T.M.K. MD. 669 )ve tenkise tabi ( T.M.K. madde 514, 565 )olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerden üç aylık geçim giderleri, terekenin yazımı, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarın tespiti gerekir. ( T.M.K. madde 507 )Miras bırakanın Türk Medeni Kanunu’nun 506. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve sübjektif (öznel)unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedeleme kastının varlığından söz edilemez.

Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda ( ölüme bağlı tasarruflar veya Türk Medeni Kanunu’nun 565. maddesinin 1, 2 ve 3. Fıkrasında gösterilenler )veya saklı payı ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Türk Medeni Kanunu’nun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı saklı paylı mirasçılardan ise aynı Kanun’un 561. maddesinde yer alan saklı paydan fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, davaya konu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlararası tasarrufları, en sonda da kamu yararına yapılan kazandırmaları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan alınanla orantılı sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiğinde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda ( sabit tenkis oranı )tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olmayacağı ( T.M.K. madde 564 )araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.

Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. O zaman davalıdan tercihinin sorulmak, sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, mirasın açıldığı gündeki değerleri, o günden karar gününe kadar geçen süre içindeki toptan eşya fiyat endeksleri ile, bu süre içinde oluşan nitelik ve imar değişikliği gibi fiyata etkili özel unsurlar ve hakkaniyet kuralları dikkate alınıp, değer hakim tarafından belirlenmeli ve davalıya fazla verilen bölümün değerinin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak naktin ödetilmesine karar verilmelidir.

Somut olayda, miras bırakan 18.11.2008 tarihinde ölmüştür. Temlike konu olan taşınmaz, murisin ölümünden yaklaşık otuz yedi sene evvel davalıya bağış yolu ile temlik edilmiştir. Bu halde söz konusu temlikin ancak, murisin saklı pay ihlal kastının açık olarak ispatlanması halinde tenkis edileceği aşikardır. Toplanan delillerden murisin bu konudaki iradesi açık bir şekilde tespit edilememekte olup, Mahkemece yapılacak iş; murisin 1971 senesi itibarıyla bütün malvarlığını tespit etmek, o yıla göre temlik edilen taşınmaz ile, temlik harici taşınmazların değerleri arasında mukayese yapmak, aynı mukayeseyi ölüm tarihi itibarı ile de yapmak, bu amaçla mahallinde keşif icra etmek, bu objektif değerlendirme yanı sıra tanık beyanlarını da bir bütün olarak değerlendirmek, murisin saklı pay ihlal kastının bulunduğu kabul edildiği taktirde ise yöntemince tenkis hesabını yaparak karar vermekten ibarettir.

SONUÇ: Mahkemece yukarıda belirtilen hususlar gözetilmeden karar verilmiş olması isabetsiz olup, davacıların temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, Yargıtay duruşması için belirlenen 825.00 TL. vekalet ücretinin aleyhine temyiz olunan davalı taraftan alınarak, kendisini duruşmada vekil ile temsil ettiren davacı tarafa verilmesine, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde temyiz eden tarafa iadesine, 29.3.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir