Vasiyet (الوصيّة) Nedir?

İçindekiler

İslamda Vasiyet (الوصيّة) Nedir?

İslamda, “bitiştirmek, bağlamak; önermek” anlamlarındaki vasiyyet (çoğulu vesâyâ) fıkıhta kişinin, malını ölüm sonrasına bağlayarak bir şahsa veya hayır cihetine teberru yoluyla temlik etmesini ifade eder.

Ölüme bağlı bu işlemi yapan kişiye mûsî, vasiyetten yararlanacak kişiye veya hayır cihetine mûsâ leh, vasiyet konusu mal veya menfaate mûsâ bih denir. Vasiyet bazan “mûsâ bih” anlamında da kullanılır.

Ayrıca vasiyet yanında vesâyet de “bir başkasından kişinin hayatında veya ölümünden sonra bir şey yapmasını istemek” anlamına gelmekle birlikte daha sonra bu kelimelerin ölüm sonrasında “bir şeyin yapılmasını isteme” mânasındaki kullanımı yaygın hale gelmiştir (İbn Âşûr, II, 147).

Fakihler vasiyeti ölümden sonrasına dayalı teberruda bulunmaya, vesâyeti ise “kişinin küçük çocuklarını koruyup gözetmek veya vasiyetlerini yerine getirmek üzere bir vasî tayin etmesi” anlamına tahsis etmişlerdir (Şirbînî, III, 52; ayrıca bk. VESÂYET). Vasiyetin kaydedildiği belgeye vasiyetnâme denir.

Kur’an’da vasiyetle aynı kökten türeyen fiiller Allah’a nisbet edildiğinde, “Emretti, farz kıldı” (en-Nisâ 4/11; el-En‘âm 6/144, 151), başkasına nisbet edildiğinde, “Birine bir şey yapmayı tavsiye etti, öğütledi” (el-Bakara 2/132) anlamına gelir.

Beş âyette sekiz yerde geçen vasiyet kelimesi üçünde (el-Bakara 2/180, 240; el-Mâide 5/106) “vasiyet etmek”, diğerlerinde ise (en-Nisâ 4/11, 12) “vasiyet konusu mal veya menfaat” mânasında kullanılır.

Hukukî bir işlem olarak vasiyetten söz eden âyetlerin bir kısmında vasiyetin yerine getirilmesi gerektiği, değiştirilmesinin büyük bir vebal sayıldığı vurgulanırken (el-Bakara 2/181) bazılarında mirasın ölenin borçları ödenip vasiyeti yerine getirildikten sonra taksim edilmesi ve vasiyet sebebiyle mirasçıların zarara uğratılmaması istenir (en-Nisâ 4/11-12; ayrıca bk. el-Bakara 2/182); vasiyet yapılacağı zaman iki âdil kişinin bulundurulması tavsiye edilir (el-Mâide 5/106).

Birçok fakih kişinin anne baba ve yakın akrabalarına, kocanın geride bıraktığı dul karısına vasiyette bulunmasını emreden âyetlerin (el-Bakara 2/180, 240) iddet ve miras âyetleriyle neshedildiği görüşündedir.

Bazı fakihlere göre ise vasiyetin vâcip oluşu mirasçı akrabalar hakkında mensuh ise de mirasçılar arasında yer almayan akrabalar hakkında devam etmektedir (Kurtubî, III, 99-100; IV, 203-207).

Hadislerde de vasiyet kelimesi ve türevleri sıkça geçer.

Hz. Peygamber müslümanlara vasiyetlerini sağlıklı günlerinde hazırlamalarını öğütlemiş (Buhârî, “Veṣâyâ”, 1; Müslim, “Vaṣiyye”, 1), miras payları Allah tarafından belirlenen mirasçılara mal vasiyet edilmemesi gerektiğini bildirmiş (Ebû Dâvûd, “Veṣâyâ”, 6; Tirmîzî, “Veṣâyâ”, 5), ayrıca ölümden sonra da faydalanılacak hayır amaçlı teberruları (sadaka-i câriye) teşvik etmekle birlikte mirasçıları varlıklı bırakmanın onları dilenmeye mecbur edecek şekilde muhtaç bırakmaktan daha hayırlı olduğunu ve bundan dolayı en çok terikenin üçte biri kadar vasiyette bulunulabileceğini açıklamıştır (Buhârî, “Veṣâyâ”, 2; Müslim “Vaṣiyye”, 5).

Şer‘î Hükmü Bakımdan Vasiyet Kaç Kısma Ayrılır?

a) Vâcip olan vasiyet;

Zimmetinde bizzat ifa etmekten âciz olduğu borç veya iade edilmesi gereken emanet (vedîa) gibi kul hakları bulunan kimselerin alacaklıların ispata yarayacak delilleri yoksa bu borcun ifası için vasiyette bulunmalarıdır. Aynı şekilde hac, zekât, fidye, kefâret ve nezir gibi yerine getirilememiş Allah hakları için de vasiyet böyledir.

b) Mendup vasiyet;

Sevap kazanmak amacıyla mirasçı olamayan yoksul akrabaya veya hayır yollarına vasiyettir.

c) Mubah vasiyet;

Sevap kazanma kastı olmaksızın varlıklı insanlara yapılan vasiyetlerdir. Mubah bir vasiyet dinen övülen bir amaçtan dolayı ve sevap kazanmak niyetiyle yapılırsa mendup vasiyete dönüşür.

d) Mekruh vasiyet;

Malı mekruh işlerde kullanacağı bilinen kişilere yapılan vasiyettir. Yine malı az, mirasçıları fakir olan kimselerin yapacağı vasiyetler de mekruhtur.

e) Haram vasiyet;

Dinen haram sayılan işlere harcanmak üzere veya mirasçılara zarar vermek kastıyla yapılan vasiyetlerdir.

Türk Medeni Kanununa Göre Vasiyetname Nedir?

Miras bırakan mal varlığı üzerinde kanunun izin verdiği ölçüde ve yine kanunun izin verdiği şekilde düzenleme yapabilme hakkına sahiptir. Bu düzenleme miras bırakanın irade beyanı ile olmaktadır. Miras bırakanın isteklerinin ölümünden sonra sonuç doğurabilmesi için bu taleplerin hukuki bir işlem ile düzenlenmesi gerekmektedir. Bu işlemler ölüme bağlı tasarruflar olarak adlandırılmakta olup vasiyetnameler de ölüme bağlı tasarruflar arasındadır.

            “Türk Medeni Kanunu Madde-502

Türk Medeni Kanun Madde 502 nedir

Vasiyetname Yapabilmenin Şartları?

Vasiyetname yapabilmenin birinci şartı ayırt etme gücüne sahip olmaktır. Şayet vasiyetname düzenleyecek kişi bu vasiyetnamenin sebep ve sonuçlarını anlayabilecek hal ve vaziyette ise bu durumda o kişinin ayırt etme gücüne sahip olduğu kabul edilir. Vasiyetname yapılırken bulunmayan ayırt etme gücü sonrasında kazanılır ise bu durumda vasiyetname geçerli olmayacaktır. Eğer ayırt etme gücünün kazanılması ile birlikte vasiyet bırakan hala aynı fikirde ise bu irade ile yeni bir vasiyetname düzenlemesi gerekir.

Vasiyetname yapabilmenin ikinci şartı ise belirli bir yaşı geçmiş olmaktır. Vasiyetname ancak ON BEŞ YAŞINI DOLDURMUŞ kişiler tarafından düzenlenebilecektir. Vasiyetnameler el yazılı, resmi ya da sözlü olmak üzere üç farklı şekilde düzenlenebilecektir. 

Resmi Vasiyetname Nedir?

Resmi memur önünde iki tanık ile yapılan vasiyetnameler resmi vasiyetnamelerdir.        

 “Türk Medeni Kanunu Madde-532

Türk Medeni Kanun Madde 532 nedir

Resmi Vasiyetname Nasıl Hazırlanır?

1- Vasiyetçi Tarafından Okunarak ve İmzalanarak;

Vasiyetçi arzularını öncelikle resmi memura bildirir. Resmi memur vasiyetçinin son arzularını yazar ya da yazdırır ve metni vasiyetçiye verir. Vasiyetçi metnin kendi iradesine uygun olduğunu görür ise vasiyetnameyi imzalar. Ardından ise resmi memur imzalar ve tarih yazılır. Vasiyetçi bu aşamadan sonra tanıkların huzurunda, tanıklara hitaben vasiyetnamenin içeriğinin kendi iradesine uygun olduğunu beyan edecektir. Tanıkların vasiyetnamenin içeriğinin ne olduğunu bilmelerine gerek yoktur. Onlar için vasiyetçinin irade beyanı yeterli olacaktır. Tanıklar ise “vasiyetçinin beyanı huzurlarında yaptığını ve vasiyetçiyi ölüme bağlı tasarruf yapmaya ehil gördüklerini” şerh düşerek vasiyetnameyi el yazıları ile imzalayacaklardır.

2- Okunmadan ve İmzalanmadan;

Vasiyetçi hiçbir gerekçe gösterme zorunluluğu olmadan vasiyetnameyi bu şekilde düzenlemek istediğini söyleyebilir. Bu durumda vasiyetçinin talebinin yerine getirilmesi gerekir. Vasiyetname düzenlenirken vasiyetçi son arzularını resmi memura açıkça ifade eder ve resmi memur bunu yazar ya da yazdırır. Ardından resmi memur vasiyetnameyi tanıkların önde sesli bir şekilde okur. Resmi memurun vasiyetnameyi sesli olarak okuması geçerlilik şartıdır. Okumanın ardından vasiyetçi vasiyetnamenin son arzularına uygun olduğunu açıklar. Beyan vasiyetçinin imzası niteliğini taşıyacaktır. Resmi memur beyanın ardından vasiyetnameye tarih yazarak imzalar. Tanıklar ise şerh düşmek suretiyle vasiyetnameyi imzalarlar.

El Yazılı Vasiyetname Nedir?

Vasiyetçi talep ederse resmi memur huzurunda olmadan, kendi el yazısı ile yani adi şekilde de bir vasiyetname düzenleyebilecektir. Kolay yapılıyor olması, masrafsız oluşu ve gizliliği sebebiyle daha çok tercih edilmektedir. Ancak bununla birlikte kolayca tahrif edilebilmesi ve kaybolabilmesi ihtimalleri göz önünde bulundurulduğunda el yazılı vasiyetname yapmaktan kaçınılmaktadır.

Türk Medeni Kanunu Madde538

MEDENİ KANUN Madde 538 nedir

Sözlü Vasiyetname Nedir?

Sözlü vasiyetname istisnai bir ölüme bağlı tasarruf şeklidir.  Resmi ya da el yazılı vasiyetname yapma imkânı bulunmayan hallerde sözlü vasiyetname yapılmasına kanun icazet verilmiştir. Kısaca izah etmek gerekirse sözlü vasiyetnamenin yapılabilmesi için; -Olağanüstü bir halin varlığı, -Olağanüstü hal sebebiyle diğer vasiyetname şekillerine başvurma imkânının bulunmaması gerekir.

Türk Medeni Kanunu Madde539

TÜRK MEDENİ KANUNU Madde 539 nedir

Sözlü vasiyetnamede, vasiyetçi son arzularını iki tanığa anlatır. Vasiyetçi bu anlatım ile tanıklara vasiyetname yazma ya da yazdırma görevini yükler.

Türk Medeni Kanunu Madde540

TÜRK MEDENİ KANUNU Madde 540 nedir

Tanıklardan birisi kendisine anlatılan son arzuları yer ve tarih de belirtmek suretiyle yazıya döker, imzalar ve diğer tanık da okuyarak bunu imzalar. Yazılan ve imzalanan bu belge en kısa zamanda asliye hukuk ya da sulh hukuk mahkemesine beyan edilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir