YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/1359 K. 2012/5242 T. 4.7.2012

DAVA: Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, Yargıtay’ca incelenmesi davacı Leyla ve arkadaşları ile davalı Hakan ve arkadaşları tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:

KARAR: 1- İddia ve savunmaya, duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere, toplanıp değerlendirilen delillere ve hüküm yerinde gösterilen gerekçelere göre davacıların yerinde görülmeyen tüm, davalıların aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE, peşin alınan harcın mahsubu ile geriye kalan 2,75 TL harcın davacılardan alınmasına,

2- Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince;

Dava, önceki günlü mirasçılık belgesinin iptali ile yenisinin verilmesi istemine ilişkindir.

Mahkemece dosyadaki belgeler gözetilerek davacıların da mirasçı olacakları benimsenerek önceki günlü mirasçılık belgesinin iptali ile yenisinin verilmesine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosyada toplanan delillere uygun düşmemiştir.

Şöyle ki; mirasçılık ve mirasın geçişi, miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan yasal duruma göre belirlenir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 282. maddesine göre; çocuk ile ana arasındaki soy bağı doğumla kurulacağı, çocuk ile baba arasındaki soy bağının ise ana ile evlilik, tanıma veya hakimin hükmüyle kurulacağına yer verilmiştir.

Somut olaya gelince; davacılar, anneleriyle murisin Fransa’da gayri resmi birliktelikleri sonucunda dünyaya geldiklerini, miras bırakan Zeki’nin Fransa vatandaşlığına geçerken ismini Alain olarak kaydettirdiğini, Zeki ile Alain’in aynı kişi olduğunu, kendilerinin de murisin çocukları olduklarını öne sürmüşlerdir.

Miras bırakan Zeki’nin 2003 yılında vefat ettiği, nüfus kayıtlarına göre geride resmi nikahlı eşi Saliha ve davalı çocukları Hakan, Gülşah, Dilek, Zeynep, Bülent kaldığı, davacıların delil olarak tutundukları Fransa nüfus Dairesinden verilen belgelere göre ise Alain’in davacılardan Leyla ve Sibel’i tanıdığı çocukların muris babalarının soyadını kullanma hakkını elde ettikleri, davacı Yaşar’ın ise muris tarafından tanımadığı, bütün davacıların murisin ölüm tarihinden önce dünyaya geldikleri, muris Zeki ile Alain’in aynı kişi oldukları anlaşılmaktadır.

Öte yandan 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 575. maddesi hükmüne göre miras ölümle açılır. Miras ve mirasçılıkta miras bırakanın ölüm tarihindeki hükümlere göre belirlenir. Yabancılık unsuru içeren mirasçılık belgesi verilebilmesi için miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle karşılıklılık koşulunun araştırılması zorunludur. Ne var ki mahkemece miras bırakanın ölüm tarihi olan 15.01.2003 gününde hukuki ve fiili karşılıklılık olup olmadığı Adalet Bakanlığı’ndan sorulmamıştır.

SONUÇ: O halde; öncelikle mahkemece Adalet Bakanlığı’ndan miras bırakanın ölüm tarihi itibariyle Fransa ile Türkiye arasında hukuki ve fiili karşılıklılık olup olmadığı sorulup saptanmalı, mütekabiliyet şartları duraksamasız belirlendikten sonra, mahkemece davacılardan Leyla ve Sibel’in muris Zeki tarafından Fransa makamları huzurunda tanındığı, davacı Yaşar’ın ise tanınmadığı gözetilerek, toplanan ve toplanacak tüm deliller ile birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın, eksik araştırma ve soruşturma ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davalıların temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin ödenen harcın istek halinde ilgililerine iadesine, 04.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir