YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

E. 2011/9589 K. 2011/11156 T. 31.10.2011

DAVA: Taraflar arasında görülen davada:

Davacı, miras bırakan Kadriye’nin verdiği vekalet yetkisinin davalı Faruk tarafından kötüye kullanılarak 2779 ada 67 parsel 2/24 arsa paylı 5 Sayılı bağımsız dairenin mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla diğer davalı Özcan Ş.’e devredildiğini ileri sürerek miras payı oranında tapunun iptalini ve adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Faruk, mirasbırakan Kadriye’nin ölmeden önce bakıma muhtaç olduğunu, davaya konu taşınmazı mirasbırakan Kadriye’nin bakım giderlerini karşılamak amacıyla devrettiğini, davanın reddine karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı Özcan, davaya konu taşınmazda kiracı sıfatıyla oturduğunu, daha sonra Ödemiş’te bulunan dairesini satıp davaya konu taşınmazı satın aldığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, davalı Faruk’un vekalet yetkisini kötüye kullanmak suretiyle davaya konu taşınmazı muvazaalı olarak diğer davalı Özcan’a devrettiği gerekçesiyle pay oranında tapunun iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir. Karar, davalı Faruk vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla: Tetkik Hakimi Erhun Çavuşoğlu’nun raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR: Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, istek gözetilmek suretiyle ( davacının ) miras payı oranında davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bilindiği üzere, Türk Medeni Kanununun 599. maddesi hükmü uyarınca; miras, murisin ölümüyle ve terekenin açılmasıyla mirasçılarına geçer ve mirasçılar terekedeki mallar ( menkul-gayrimenkul ) üzerinde bu tarih itibarı ile hak sahibi olurlar. Türk Medeni Kanunun 640. maddesi hükmü gereğince birden çok mirasçının bulunması halinde, mirasın intikaliyle paylaşmaya kadar mirasçılar arasında terekedeki bütün hak ve borçları kapsayan bir ortaklık meydana gelir. Böylece, mirasçılar terekeye elbirliği mülkiyetiyle sahip olurlar ve sözleşme veya kanundan doğan temsil ya da yönetim yetkisi saklı kalmak üzere terekeye ait haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Türk Medeni Kanununun 701/2 nci maddesi hükmüne göre, elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları olmayıp, her birinin hakkı ortaklığa giren malların tamamına yaygındır. Bir başka ifadeyle, tereke üzerindeki hak sahipliği ortaklardan tek başına hiçbirine ait olmayıp hak sahibi olan ortaklıktır.

Bu yasal düzenlemelere göre, miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, terekedeki paylar ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların terekeye giren mallar ( menkul-gayrimenkul ) üzerinde somut ve bağımsız payları mevcut değildir.

O halde, yukarda değinilen yasal düzenlemeler ve ilkeler dikkate alındığında ve dava dışı mirasçılarında bulunduğu gözetildiğinde, davacının vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal sebebiyle ve kendi payına hasren tek başına dava açamayacağı tartışmasızdır. Esasen, mülkiyet çekişmesini içeren ve değinilen nitelikli davada pay oranıyla açılan davanın dinlenilmesine olanak yoktur. Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 702/4. maddesi hükmü ortaklığa ait mallara yönelik dışarıdan gelecek tehlikelere ve zararlara karşı koruyucu ve defetmeye ( Türk Medeni Kanununun 683/2 nci maddesinden kaynaklanan ) dair bir hüküm olup somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.

Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

SONUÇ: Davalı Faruk vekilinin temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene iadesine, 31.10.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir