YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/8080 K. 2012/12215 T. 5.11.2012

DAVA: Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil ve alacak birleştirilen davalar sonunda, yerel mahkemece davanın, tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, birleşen alacak davasının ise reddine ilişkin olarak verilen karar taraflarca yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi Sevil Kartal’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Asıl dava, muris muvazaası hukuksal nedenine davayı tapu iptali ve tescil, olmadığı taktirde tenkis isteğine, birleşen dava ise miras nedeniyle alacak isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil davasının kabulüne, birleşen miras nedeniyle alacak davasının reddine karar verilmiştir.

Gerçekten miras bırakanın banka hesaplarından ya da elden davalılara para akışı yapıldığı iddiası kanıtlanamadığına göre birleşen davanın reddedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir Reddine;

Davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;çekişme konusu 13 parsel sayılı taşınmazda bulunan ( 3 ) nolu bağımsız bölüm 16.07.2007 tarihinde dava dışı Ziya D.’den satış suretiyle davalı Aslı’ya temlik edilmiştir.Bilindiği üzere muris muvazaası nedeniyle tapu iptali ve tescil kararı verilebilmesi için miras bırakanın bizzat ya da temsilcisi aracılığıyla adına kayıtlı bir taşınmazı ya da o taşınmazdaki payını diğer mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla aslında bağış olmasına karşın satış biçiminde temlik etmiş olması gerekir.Özetlenen bu konu 01.04.1974 tarih,1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının gereğidir.Oysa somut olayda taşınmaz üçüncü kişiden satın alınmış olup bedelinin muris tarafından ödendiği ileri sürülmektedir.O halde anılan İçtihadı Birleştirme Kararının olayda uygulama yeri olamaz. Ancak bu tür işlemler koşulların varlığı halinde tenkise tabidir.Nitekim eldeki davada da davacılar tenkis isteğinde de bulunmuşlardır.

Bilindiği üzere,Tenkis ( indirim ) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların ( tebberru ) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu ( inşai ) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul;miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma ( temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür.Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. ( MK.565 ) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif ( nesnel ) ve subjektif ( öznel ) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.

Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda ( ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565. maddesinin 1,2 ve 3 bentlerinde gösterilenler ) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda ( SABİT TENKİS ORANI ) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı ( MK.564 ) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.

Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca sür’atle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak NAKTİN ödetilmesine karar verilmelidir.

Hal böyle olunca; ( 3 ) nolu bağımsız bölüm yönünden tapu iptai ve tescil isteğinin reddedilmesi, ve yukarıda özetlenen ilkeler doğrultusunda tenkis isteği bakımından bir değerlendirme yapılması ve sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmamıştır.

SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazları yerindedir kabulüyle; hükmün açıklanan nedenlerle ( 6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile ) 1086 sayılı HUMK.’nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05.11.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir