YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/7545 K. 2007/11434 T. 27.11.2007

DAVA: Taraflar arasında birleştirilerek görülen davalarda;

Davacı, miras bırakanı A.Enver’in maliki olduğu 8 parsel sayılı taşınmazdaki 7 nolu bağımsız bölümün 1/2 payını mirastan mal kaçırmak amacıyla eski eşi davalıya satış suretiyle muvazaalı temlik ettiğini, ayrıca Datça ve Dikili’de bulunan 3 parça taşınmazın da bedellerini ödediği halde davalı üzerine tescil ettirdiğini ileri sürerek miras payı oranında tapu iptal-tescil veya tenkis isteğinde bulunmuştur.

Davalı, iddiaların yersiz olduğunu, taşınmazları kendi kazanımları ile satın aldığını, boşanma protokolünde de taşınmazların kendisine ait olduğunun kabul edildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, temliki işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle asıl davada tapu iptal tescil isteminin kabulüne, birleşen davada tenkis isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Karar, taraf vekillerince süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Dava ve birleşen dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal-tescil ve tenkis isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, 8 parsel sayılı taşınmazdaki 7 nolu bağımsız bölümün 1/2 payının miras bırakan tarafından davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu saptanmak suretiyle iptal ve davacının payı oranında tescile karar verilmiş olması doğrudur. Davalının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.

Ancak, bağış akdine konu edilen 1672, 1767 ve 26 parsel sayılı taşınmazlar yönünden Türk Medeni Kanunu’nun 565 ve devamı maddeleri uyarınca tenkis hükümlerinin uygulanması gerekeceği de kuşkusuzdur.

Ne var ki, mahkemece tenkisle ilgili hesap ve değerlendirme yapılırken yanılgıya düşüldüğü anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; tenkis ( indirim ) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların ( teberru ) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu ( inşai ) davalardandır.

Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise, kazandırma konusu tereke ile kazandırma ( temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke, miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile, iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tespit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tespiti gerekir ( MK 565 ). Miras bırakanın Medeni Kanun’un 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği, bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise, tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif ( nesnel ) ve sübjektif ( öznel ) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira, tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.

Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda ( ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanun’un 565. maddesinin 1, 2 ve 3. bentlerinde gösterilenler ) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde, özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken, Medeni Kanun’un 570. maddesindeki sıralamaya dikkat etmek, davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı Kanun’un 561. maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa, davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563. maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda ( Sabit Tenkis Oranı ) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı ( MK 564 ) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse, bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.

Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde, sözü geçen 564. maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan, davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihini kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz. O zaman davalıdan tercihi sorulmak ve 11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca süratle dava konusu olup sabit tenkis oranına göre bölünemeyen malın, tercih hakkının kullanıldığı gündeki fiyatlara göre değeri belirlenmeli ve bu değerin sabit tenkis oranıyla çarpımından bulunacak nakdin ödetilmesine karar verilmelidir.

Hal böyle olunca, birleşen dava yönünden yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda tenkis hesabının yapılması ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.

SONUÇ: Tarafların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle ‘hükmün açıklanan nedene hasren HUMK’nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA , alınan peşin harcın temyiz edenlere geri verilmesine, 27.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir