YARGITAY 20. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/1524 K. 2008/5178 T. 2.4.2008

DAVA: Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ve Orman Yönetimi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR: Kadastro sırasında Ümraniye Çekmeköy 141 ada 1 ve 140 ada 1 parsel sayılı 2.514,67m2-13.659,93m2 yüzölçümündeki taşınmazlar 22.6.1995 tarih 43 sıra numaralı tapu kaydı uygulanarak 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile orman rejimi dışına çıkarıldıklarından söz edilerek Ali oğlu Tarhan Bayram’ın zilyet olduğu kütüğün beyanlar hanesine yazılarak tarla niteliği ile Hazine adına tespit edilmişlerdir. Orman Yönetiminin Hazineyi taraf göstererek açtığı dava sonucunda Üsküdar Kadastro Mahkemesinin 08.09.1997 gün 79 – 25 sayılı ilamıyla çekişmeli taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescil lerine karar verilmiş, hüküm temyiz edilmeksizin 15.01.1998 tarihinde kesinleşmiştir. Sevim Halka ve arkadaşlarının 26.06.1997 tarihli dilekçe ile 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kendilerinin zilyet olduğu, tutanağın beyanlar hanesine zilyet olduklarının yazılması iddiası ile Tarhan Bayram aleyhine açtıkları kadastro tespitine itiraz dosyasına orman yönetimi; çekişmeli taşınmazın orman niteliğinde bulunduğu, zilyetlik şerhi yazılamayacağı, tutanağın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin silinmesi istemiyle davaya katılmış Üsküdar Kadastro Mahkemesinin 1997/104 – 2000/4 sayılı ilamıyla kişilerin davasının reddine, orman yönetiminin davasının kabulü ile 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının beyanlar hanesindeki Tarhan Bayram’ın zilyet olduğu yönündeki şerhin silinmesine, diğer yönleri itibari ile tutanağın kesinleştiğinden tespit gibi tesciline karar verilmiş ve bu karar temyiz incelemesinden geçerek 24.12.2001 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı Tarhan Bayram vekili, satış senedi ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine tutunarak taşınmazların tapu kayıtlarının iptal edilerek müvekkili adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptal edilerek davacı Tarhan Bayram adına tapuya tescillerine karar verilmiş, hüküm davalılar Hazine ve Orman Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesi uyarınca 10 yıllık süre içinde açılan tapu iptali ve tescil niteliğindedir.

Çekişmeli taşınmazların bulunduğu yörede 1943 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman kadastrosu, 1972 – 1973 yılları arasında ilk arazi kadastrosu,

1997 yılında 6831 Sayılı Yasanın 2/B madde alanlarında yapılan arazi kadastrosu, 1989-1990 yılları arasında yapılıp kesinleşen orman kadastrosu ve 3302 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması vardır.

Mahkemece verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece bilirkişi kurul raporunun bilimsel olduğu, taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu, zilyetlikle kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de ; hükme dayanak yapılan orman yüksek mühendisi Prof. Dr.M.Ömer Karaöz, kontrol mühendisi Özde Oran ve ziraat mühendisi Hikmet Güler tarafından ortak düzenlenen 28.03.2005 havale tarihli raporda çekişmeli taşınmazların 1943 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldıkları, 1989-1990 yıllarında yapılıp kesinleşen 3302 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile 140 ada 1 parselin PVI 141 ada 1 parselin ise PVIII poligon numaraları ile hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldıkları, taşınmazların üzerinde ormana özgü bulgu bulunmadığı, 1946 tarihli hava fotoğrafları ve 1957 tarihli memleket haritasında 141 ada 1 parselin tamamının, 140 ada 1 parselin ise ( B ), ( C ) ve ( D ) ile işaretlenen kesimlerinin açık alanda, ( A ) ile işaretlenen bölümünün orman sayılan yeşil alanda gözüktüğü, 5-10 yıldır kullanılmadığı açıklanmıştır. Hükme dayanak yapılan bilirkişi kurul raporunda dahi taşınmazların orman sayılmayan yerlerden olduğu yönünde bir açıklama ve tespitte bulunulmamıştır.. Bilindiği üzere orman kadastrosunun ( tahdidinin ) kesinleştiği yerlerde bir yerin orman olup olmadığı ve hukuki niteliği orman tahdit tutanak ve haritalarının uygulanması ile belirlenir. Kesinleşen orman tahdidi içinde kalan yerlerde özel mülklerin bağlı olduğu yasa hükümleri uygulanmaz. Devlet ormanları tapu ve zilyetlik yoluyla kazanılamaz.

Kesinleşen orman kadastrosunun ve orman rejimi dışına çıkartılan yerlerin işlemlerin kesinleşmesiyle Hazine adına tescil edilmeleri yasa gereği olup çekişmeli taşınmazlar tapuda Hazine adına kayıtlıdırlar. Çekişmeli taşınmazlardan 141 ada 1 parsel mahkeme kararına rağmen tapuda yanlışlıkla tarla niteliği ile Hazine adına kayıtlı isede bu durum sonuca etkili değildir. Tapulu taşınmazların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olamayacağı taşınmaz hukukunun temel ilkelerindendir. Çekişmeli taşınmazların 1943 yılında 3116 Sayılı Yasa hükümlerine göre yapılıp kesinleşen orman tahdit haritası içinde kaldıkları, Aşık Çayırı , Taşlı Geçit, Çıplak Dere, Kapaklı Pınar, Küplü Bayır, Sarp Dere Devlet Ormanları olarak 07.12.1944 tarih 8 sıra numarası ile tapuya tescil edildikleri, 1972-1973 yılları arasında yapılan tapulama çalışmaları sırasında kadastro tespit tutanağı düzenlenmeden 09.07.1973 tarihinde 1088 parsel numarası ile tapuya olduğu gibi aktarıldıkları, 1989-1990 yıllarında yapılıp kesinleşen 3302 Sayılı Yasanın 2/B madde uygulaması ile 140 ada 1 parselin PVI 141 ada 1 parselin ise PVIII poligon numaraları ile hazine adına orman rejimi dışına çıkarıldıkları, 22.06.1995 tarihinde 3105 ve 3107 parsel numaraları ile 1088 parselden ifraz edildikleri, daha sonra 1996 yılında yapılan kullanım kadastrosu sırasında 3105 parselin 140 ada 1 ve 3107 parselin ise 141 ada 1 parsel numaralarını, orman yönetiminin Hazineyi taraf göstererek açtığı dava sonucu , Üsküdar Kadastro Mahkemesinin 08.09.1997 gün 79 – 25 sayılı ilamıyla çekişmeli taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verildiği, hükmün temyiz edilmeksizin 15.01.1998 tarihinde kesinleştiği, Sevim Halka ve arkadaşlarının 26.06.1997 tarihli dilekçe ile 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazda kendilerinin zilyet olduğu, tutanağın beyanlar hanesine zilyet olduklarının yazılması iddiası ile Tarhan Bayram aleyhine açtıkları kadastro tespitine itiraz dosyasına Orman Yönetiminin; çekişmeli taşınmazın orman niteliğinde bulunduğu, zilyetlik şerhi yazılamayacağı, tutanağın beyanlar hanesindeki zilyetlik şerhinin silinmesi istemiyle davaya katıldığı, Üsküdar Kadastro Mahkemesinin 1997/104-2000/4 sayılı ilamıyla kişilerin davasının reddine, orman yönetiminin davasının kabulü ile 140 ada 1 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağının beyanlar hanesindeki Tarhan Bayram’ın zilyet olduğu yönündeki şerhin silinmesine, diğer yönleri itibari ile tutanağın kesinleştiğinden tespit gibi tesciline karar verildiği ve bu karar temyiz incelemesinden geçerek 24.12.2001 tarihinde kesinleştiği, anlaşılmakta olup bu konularda taraflar arasında da uyuşmazlık bulunmamaktadır. Üsküdar Kadastro Mahkemesinin 8.9.1997 gün 79-25 sayılı kararında davacı kişi taraf olmadığından kesin hüküm oluşturmamakta ise de ; Üsküdar Kadastro Mahkemesinin 1997/104-2000/4 sayılı dosyasında Tarhan Bayram taraf olup bu karar temyize konu dosya da 140 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden H.Y.U.Y’nın 237. maddesi uyarınca kesin hüküm, 141 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden ise güçlü delil oluşturur. Kesin hüküm olumsuz dava şartı olup, mahkemeleri, davanın taraflarını, akdi ve ırsi ardıllarını bağlar. Üsküdar Kadastro Mahkemesinin 1997/104-2000/4 sayılı dosyası karşısında temyize konu davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

Bir an için Üsküdar Kadastro Mahkemesinin 08.09.1997 gün 79 – 25 sayılı ve 1997/104-2000/4 sayılı dava dosyalarının bulunmadığı düşünülse dahi orman rejimi dışına çıkarılan yerler zilyetlikle kazanılamazlar.

1 ) Gerek 1961 Anayasasının 1255 Sayılı Yasa ile değişik 131. maddesinde ve gerekse 1982 Anayasasının 169 ve 170. maddeleri hükümlerine göre, orman rejimi dışına çıkarmanın amacı, bu yerlerin devlet eliyle ihya edildikten sonra orman içindeki köyler halkının, kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilerek halkın yararlanmasına tahsis etmektir.

1982 Anayasası Toprak Mülkiyeti başlıklı Madde 44;

“Devlet, toprağın verimli olarak işletilmesini korumak ve geliştirmek, erozyonla kaybedilmesini önlemek ve topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçilikle uğraşan köylüye toprak sağlamak amacıyla gerekli tedbirleri alır. Yasa bu amaçla değişik tarım bölgeleri ve çeşitlerine göre toprağın genişliğini tespit edebilir. Topraksız olan veya yeter toprağı bulunmayan çiftçiye toprak sağlanması, üretimin düşürülmesi, ormanların küçülmesi ve diğer toprak ve yeraltı servetlerinin azalması sonucunu doğuramaz”.

Orman Köylüsünün Korunması başlıklı Madde 170;

“Ormanlar içinde veya bitişiğindeki köyler halkının kalkındırılması, ormanların ve bütünlüğünün korunması bakımlarından, ormanın gözetilmesi ve işletilmesinde Devletle bu halkın işbirliği sağlayıcı tedbirlerle, 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında yarar görülmeyen yerlerin tespiti ve orman sınırları dışına çıkartılması; orman içindeki köyler halkının kısmen veya tamamen bu yerlere yerleştirilmesi için Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek bu halkın yararlanmasına tahsisi kanunla düzenlenir.

Görüldüğü gibi, 20.06.1973 tarihli 1744 Sayılı Yasadan dokuz yıl sonra 09.11.1982 tarihinde yürürlüğe giren 1982 Anayasasının 44 ve 170. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde,

a ) Yurt topraklarının verimli olarak işletilmesi,

b ) Erozyonla kaybedilmesinin önlenmesi,

c ) Topraksız çiftçiye toprak sağlanması,

d ) 31.12.1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tamamen kaybetmiş yerlerin değerlendirilmesi,

e ) Devlet eliyle anılan yerlerin ihya edilerek orman köylüsü halkının yararlanmasına tahsis edilmesi, konularında hükümler getirmiştir.

2 ) Anayasanın 170. maddesinde 1744 Sayılı ve 2896 ve 3302 Sayılı Yasalarda orman rejimi dışına çıkartılan yerlerin nasıl değerlendirileceği konularında hiçbir ayrıcalık bulunmamaktadır. Başka bir anlatımla, 1744 Sayılı Yasa uygulaması ile ormandan çıkartılan yerler de içinde olmak üzere, 31.12.1981 tarihinden önce nitelik yitiren yerlerin tümünün, Anayasanın 170. maddesi kapsamında Devlet tarafından değerlendirilip kullanılması zorunludur. 1982 Anayasasının yürürlüğe konulduğu tarihte sadece 1744 Sayılı Yasa uygulaması sonucu orman rejimi dışına çıkartılan yerler bulunmaktaydı. Anayasamızda başka cins toprakların hangi amaçla ve nasıl kullanılacağı konularında bir hüküm bulunmadığı halde, orman ve orman rejimi dışına çıkartılan toprakların hangi amaçla ve nasıl kullanılacağı konularında Anayasanın 169 ve 170. maddelerinde özel hükümler getirilmiştir. Bu durum, ormanların korunması bakımından yasa koyucunun, orman ve orman rejimi dışına çıkartılan yerlere özel önem verildiğini göstermektedir. Anayasaya göre ayrıcalığı bulunan bu tür yerler ister Anayasanın yürürlüğünden önce 1744 Sayılı Yasanın 2. maddesi, isterse Anayasanın yürürlüğünden sonraki yasaların uygulanması sonucu orman rejimi dışına çıkartılsın Anayasa karşısındaki konumları aynıdır ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla kazanılamaz.

3 ) 1982 Anayasasının yürürlüğünden sonra orman rejimi dışına çıkarılmış ve çıkartılacak yerlerde zilyetlik yoluyla toprak kazanımına ilişkin ilk yasal düzenleme 10.10.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 45. maddesidir. Bu maddenin 1, 2 ve 3. fıkrasındaki orman rejimi dışına çıkartılmış ve çıkartılacak yerlerde zilyetliğe ve tapuya dayalı olarak toprak kazanımına ilişkin hükümleri Çatalca Kadastro Mahkemesinin başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesinin 01.06.1988 gün, 1987/31-13 sayılı ve yine aynı maddenin 3. fıkrasındaki orman sınırı dışına çıkartılan alanlarda iskan suretiyle verilen yerlerin kayıt sahiplerine verilmesine ilişkin hükümleri Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin başvurusu üzerine, Anayasanın 44, 169 ve 170. maddelerine aykırı bulunarak Anayasa Mahkemesinin 14.03.1989 gün, 1988/35-13 sayılı ve yine aynı maddenin 3. fıkrasındaki “orman sınırları içerisinde kalan” tümcesi Anayasa Mahkemesinin 13.06.1989 gün ve 1989/7-25 sayılı kararı ile Anayasanın 44, 169 ve 170. maddelerine aykırı bulunarak iptal edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin sözü edilen kararlarında hiç bir ayrım yapılmadığından o tarihe kadar orman rejimi dışına çıkmış ve çıkartılacak tapulu, tapusuz ve iskan suretiyle verilen yerleri kapsar, çünkü yüksek mahkeme kararında 1744, 2896 ve 3302 Sayılı Yasalar döneminde çıkartılan yerlerde hiç bir ayrıcalık getirmeden yasa hükmünü iptal etmiştir. Bu nedenle, hangi yasa döneminde olursa olsun orman rejimi dışına çıkartılan yerler imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılamaz. 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmeyen orman dışına çıkarılan alanlarda toprak tevzi yoluyla verilen yerlerde bu kayıtlara değer verileceğine ilişkin hükümlerin tümü 22.02.2005 gün 5304 Sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bu durumda, yasalarımızda orman rejimi dışına çıkartılmış ve çıkartılacak yerlerde, nasıl oluşursa oluşsun eski tapu kayıtlarına; iskan kayıtlarına ya da iskan kaydı sonucu oluşturulan tapu kaydına, toprak tevzi yoluyla oluşturulan tapu kayıtlarına ve zilyetliğe dayanılarak toprak kazanılmasına ilişkin hiç bir hüküm bulunmamaktadır. 100 yıl önce tapuya kayıt edilmiş bir yerin ya da Devletin kendi iradesiyle iskan ya da toprak tevzi yoluyla kişilere verip onların adına tapuya tescil ettirdiği yerin orman rejimi dışına çıkartılması halinde kişilere verilmesi mümkün olmayan bir taşınmazın zilyetlik yoluyla kazanılması düşünülemez.

4 ) Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkındaki 17.10.1983 gün ve 2924 Sayılı Yasanın, kapsam başlığını taşıyan 2. maddesi; 6831 Sayılı Orman Yasasının 2. maddesi uyarınca orman kadastro komisyonları tarafından orman sınırları dışına çıkarılan alanları kapsayacağını öngörmüştür.

Aynı yasanın 3. maddesinin birinci fıkrası şu şekildedir “Orman kadastro komisyonlarınca orman sınırı dışına çıkarılan yerler Orman Bakanlığının talebi üzerine Hazine adına tescil edilir. Bu yerler bu kanun hükümleri uygulanmak kaydıyla Orman Bakanlığı emrine geçer”

3402 Sayılı Yasanın 17/1. maddesi “Kamu hizmetine tahsis edilen arazide” imar-ihyayı yasaklamıştır. Orman rejimi dışına çıkartılan arazi 2924 Sayılı Yasanın 3. maddesi gereğince Anayasanın 160-170. maddelerinde yazılı kamu hizmetinin yapılması için yasanın açık hükmü gereğince Orman Bakanlığının emrine geçtiğinden 3402 Sayılı Yasanın 17/1. maddesindeki ifade ile kamu hizmetine tahsis edilmiş sayılır ve imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılamaz.

5 ) Yukarıda sözü edilen 2924 Sayılı Yasanın 11. maddesindeki bu yerlerin yapılacak kadastro sırasında “kullanan kişilerin adları kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir” tümcesi Anayasa Mahkemesinin 30.03.1993 gün 1992/48-14 sayılı kararı ile “…Orman rejimi dışına çıkartılan yerlerin yalnızca orman köyleri halkının nakli ve yerleştirilmesi amacıyla değerlendirilmesi olanaklıdır… orman köylüsü olup olmadığına bakılmaksızın bu yerlerin kullanan kişilere satışının yapılmasını sağlayan bu düzenleme Anayasanın 170. maddesine aykırıdır.

Açıklanan nedenlerle “…kullanan kişilerin adları kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilir…” ibaresinin iptali gerekir” gerekçesiyle sözü edilen tümcenin oybirliği ile iptaline karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi bu kararında da, hangi yasa döneminde çıkarsa çıksın hiçbir ayırım yapmadan orman rejimi dışına çıkan yerlerin nasıl değerlendireceğini Anayasayı yorumlayarak göstermiştir. Özel yasa ile Orman Bakanlığının emrine geçeceği ve Anayasa Mahkemesi kararlarıyla yalnızca orman köyleri halkının nakli ve yerleştirilmesi amacıyla değerlendirileceği bildirilen taşınmazların imar-ihya ve kazandırıcı zaman aşımı zilyetliği ile kazanılmasına olanak yoktur.

6 ) 29.06.2001 gün ve 4706 Sayılı Yasanın 3. maddesi ile “6831 Sayılı Yasanın 2/B maddesi gereğince orman rejimi dışına çıkartılan alanlarda 2924 Sayılı Yasa hükümlerinin uygulanmayacağı ve Bakanlığın istemi üzerine gerekli kadastro işlemi yapıldıktan sonra 3194 Sayılı İmar Yasası ve uygulama yöntemlerindeki kısıtlamalara tabi olmadan ifraz ve tevhit işlemleri yapılarak kullanıcılarına doğrudan satılabileceği” hükümleri getirilmişse de, yine bu maddede Anayasa Mahkemesinin 23.01.2002 gün 2001/382-21 sayılı kararı ile “…Anayasanın emredici kuralı nedeniyle … orman rejimi dışına çıkartılan yerlerin kullanıcılarına veya başkalarına, hatta orman içi köyler halkına satılmasını veya bu amaçla devredilmesini sağlayacak bir düzenleme yapılması olanaklı değildir… bu nedenle, Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılan yerlerin satışı ve bu amaçla devri olanağını getiren dava konusu kural Anayasanın 169 ve 170. maddelerine aykırıdır” gerekçesiyle iptal edilmiştir.

7 ) 6831 Sayılı Orman Yasasının 11. maddesinin 4 ve 5. fıkraları 05.11.2003 gün 4999 Sayılı Yasa ile şu şekilde değiştirilmiştir.

“Kadastrosu yapılıp kesinleşen Devlete ait ormanlar, tapu sicil müdürlüklerince hiçbir harç, vergi ve resim alınmaksızın orman vasfı ile, 2 nci maddeye göre orman sınırları dışına çıkarılan yerler halihazır vasfı ile kaydında belirtme yapılarak Hazine adına tapuya tescil olunur.

Bu Kanunun;

a ) 20.6.1973 tarihli ve 1744 sayılı Kanunla değişik 2 nci maddesi,

b ) 23.9.1983 tarihli ve 2896 sayılı, 5.6.1986 tarihli ve 3302 Sayılı Kanunlarla değişik 2 nci maddesinin birinci fıkrasının ( B ) bendi,

Uygulamaları ile orman sınırları dışına çıkarılan, ancak fiilen orman olduğu Orman Genel Müdürlüğünce tespit edilen yerler, talep üzerine Maliye Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilir. Tahsisi yapılan bu yerler Hazine adına tapuya orman vasfıyla tescil edilir.

Görüldüğü gibi, hangi yasa döneminde orman rejimi dışına çıkartılırsa çıkartılsın yasa koyucu, Devletin bu taşınmazlarda hiç bir zaman elini çekmediğini, başka bir deyişle tasarruf hakkından vazgeçmediğini kabul ederek orman rejimi dışına çıkartılan yerlerin fiilen orman ya da orman yetiştirmeye uygun olduğunun tespit edilmesi halinde, her zaman Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilmesini ve orman niteliği ile Hazine adına yeniden tescil edilmesi konusunda yeni hükümler getirmiştir.

Bilindiği gibi; orman rejimi dışına çıkartılan yerler engebeli, erozyona uygun yerlerdir. İnsanların tahribiyle bir süre orman niteliğini kaybetse bile, o yerde fiili baskının kalkması ve el çekilmesiyle eski halini almakta, yani yeniden orman haline dönüşmektedir. Uygulamada ve 20. Hukuk Dairesinde temyiz incelemesi yapılan bir çok dava dosyalarında görülmektedir ki, bazı yerler aslında nitelik kayıp etmediği halde, şu ya da bu nedenle, orman rejimi dışına çıkartılmakta, itiraz ve dava konusu edilmeden bu yerler hakkında yapılan orman rejimi dışına çıkartma işlemi kesinleşmektedir. İşte bunları düşünen yasa koyucu 05.11.2003 gün ve 4999 Sayılı Yasa ile yukarıda yazılı hükümleri getirmiş, hiçbir ayırım yapmadan 1744, 2896, 3302 Sayılı Yasalar uyarınca orman rejimi dışına çıkartılan, ancak fiilen orman olduğu Orman Genel Müdürlüğünce tespit edilen yerlerin, yeniden Maliye Bakanlığınca Orman Genel Müdürlüğüne tahsis edilerek Hazine adına tapuya orman niteliği ile tescil edileceği hükümlerini yürürlüğe koymuştur.

8 ) 1744 Sayılı Yasada sadece Devlet ormanlarında 2. madde uygulaması yapılacağı hükümleri var iken, 2896 ve 3302 Sayılı Yasalarda Devlet ormanları ile birlikte özel ormanlar ile hükmi şahsiyeti haiz amme müesseselerine ait ormanlarda da nitelik kaybı nedeniyle 2. madde uygulaması yapılabileceği hükümleri getirilmiş ve orman sınırı dışına çıkartılan bu yerler devlete ait ise, Hazine adına, hükmi şahsiyeti haiz amme müessesine ait ise, bu müesseseler adına, özel orman ise, sahipleri adına çıkartılacağı ve kim adına çıkartılmışsa aynı şekilde o kişi ya da kurum adına tapuya tescil edilmesi öngörülmüştür.

Anayasa ve yasalarımıza göre, Devlet ormanlarının mülkiyeti Hazineye aittir. Bu nedenledir ki; bunun doğal sonucu olarak Devlet ormanlarının nitelik kaybetmesi nedeniyle orman rejimi dışına çıkartılması halinde mülkiyeti yine Hazineye ait olacak ve Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılacaktır. 2896 Sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırılan 20.06.1973 gün ve 1744 Sayılı Yasanın 2. maddesi şu şekildedir.

Madde 2- 15.10.1961 gününden önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş yerlerden;

a ) Su ve toprak rejimine zarar vermeyen, orman bütünlüğünü bozmayan, tarla, bağ, meyvalık, zeytinlik, fındıklık, fıstıklık ( antepfıstığı ) gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar bulunan yerler ile otlak, kışlak ve yaylak haline gelmiş yerler,

b ) Şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerleşim sahaları,

Orman sınırları dışına çıkartılır.

Evvelce sınırlaması yapılmış ve fakat yukarıdaki fıkra hükümlerine uymadığı Orman Bakanlığınca veya vaki müracaatlar üzerine anlaşılan sınırlamaların düzeltilmesi bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten en geç on yıl içinde orman kadastro komisyonlarınca yapılır. Bu düzeltme sonucu orman sınırları dışına çıkarılacak yer sınırlaması itirazsız kesinleşmiş tapulu arazi ise mülkiyeti tekrar tapu sahiplerine intilal eder.

Yeniden yapılacak orman kadastrosunda da bu madde hükümleri uygulanır.

Bu madde hükmünden de açıkça anlaşılacağı gibi, yasanın 2. maddesinin 2. fıkrası gereğince orman sınırlarında yapılacak düzeltme sonucu orman rejimi dışına çıkartılan tapulu arazilerin mülkiyetinin tekrar tapu sahiplerine intikal etmesi için şu koşulların birlikte oluşması gerekir.

A ) 15.10.1961 tarihinden önce bilim ve fen bakımından nitelik kaybı nedeniyle Yasanın 2. maddesi hükümlerine göre orman rejimi dışına ve Orman Bakanlığınca veya vaki müracaatlar üzerine orman sınırlarının düzeltilmesi sonucu orman sınırı dışına çıkartılma işlemi kesinleşmiş olmalıdır.

B ) Orman sınırlarının düzeltilmesi sonucu orman rejimi dışına çıkartılan arazinin, ilk defa orman sınırları içine alınması hiç bir itiraz ve davaya konu olmadan kesinleşmiş olmalıdır.

Başka bir anlatımla, ilk orman kadastrosu yapılırken tapulu arazi orman sınırı içine alınmış ve orman olmadığı iddiasıyla yapılan itiraz ve dava ret edilerek orman sınırı içinde bırakılmışsa, bu yer tapulu bir arazi de olsa 1744 Sayılı Yasa hükümlerine göre orman rejimi dışına çıkartılması halinde mülkiyeti tekrar hak sahiplerine intikal etmeyecektir.

C ) Orman sınırının düzeltilmesi sonucu orman sınırı dışında bırakılan arazinin orman sınırları içine alınması tarihinden önce tapuya kayıtlı olmalı ve bu tapu kaydı 4785 Sayılı Yasa karşısında geçerli bulunmalı ve Devletleştirme bedeli ödenmemiş olmalı ve bu tapu kaydı yüzölçümüyle o taşınmazı kapsamalıdır.

Yukarıda yazılı tüm koşulları bir arada taşımayan arazinin orman sınırı içinde iken, mülkiyeti Hazineye ait olduğu gibi, 1744 Sayılı Yasanın 2. maddesi gereğince orman sınırı dışına çıkartıldıktan sonra da yine mülkiyeti Hazineye ait olmaya devam edecektir. Yani Hazine adına orman sınırı dışına çıkartılacaktır.

2896 ve 3302 Sayılı Yasaların uygulaması sonucu, öncesi tapulu ya da tapusuz arazilerin Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılacağı açıkça yazılı olduğu halde, 1744 Sayılı Yasada öncesi tapusuz olan araziler ile sınırlaması itirazlı olarak kesinleşen tapulu arazilerin Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılacağının yasada açıkça yazılı olmaması, bu yerin Hazine adına çıkartılmış olmadığı şeklindeki bir yorum tarzı yasanın ruhuna ve lafzına uygun olamaz.

Uygulamada da orman kadastro komisyonlarının 1744 Sayılı Yasanın 2. ve 2896 ve 3302 Sayılı Yasaların 2/B maddesi gereğince düzenlenen uygulama tutanaklarında orman rejimi dışına çıkartılan yerlerin tümünün Hazine adına çıkartıldığı açıkça yazılmaktadır.

31.07.1993 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “Orman Köylülerinin Kalkındırılmalarının Desteklenmesi Hakkında Yönetmelik”in 25. maddesinin ( g ) bendinde de hiç bir ayırım yapılmadan 1744, 2896 ve 3302 Sayılı Yasaların uygulanması sonucu orman rejimi dışına çıkartılan yerlerin Hazine adına çıkartıldığı hükmü vardır. 2896 ve 3302 Sayılı Yasa hükümlerine göre orman rejimi dışına çıkartılan Devlet Ormanın öncesi kişilere ait tapulu yer bile olsa 1744 Sayılı Yasanın aksine Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılmaktadır.

1744 Sayılı Yasa ile 2986-3302 Sayılı Yasalar arasındaki fark sadece tapulu araziler bakımındandır.

9 ) Tapulu Devlet Ormanın bir bölümünün 6831 Sayılı Yasanın 1744 Sayılı Yasa ile değişik 2. ya da 2896 ve 3302 Sayılı Yasa ile değişik 2/B maddesi uygulamasıyla Hazine adına orman rejimi dışına çıkartılması halinde, o yer yine Hazinenin tapulu taşınmazı olmaya devam eder. Bu konu, 22.03.1996 gün ve 1993/5-1 Sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı gerekçesinin 19. paragrafında aynen şu cümlelerle ifade edilmiştir. ( Maki komisyonlarının görevi orman sayılmayan makilik alanları belirlemekten ibarettir. Orman sayılmayan makiliklerin tesbiti yeni orman tanımına göre tapu sicilinde düzeltme yapılması niteliğindedir. Bu düzeltme sonucu “orman niteliği ile Hazine adına tescil”edilen taşınmaz orman sayılmayan makilik alan olarak tesbit edilmekle, “özel mülk olarak Hazine adına tapuya tescil” edilecek, taşınmazın sadece tapudaki niteliği değişecektir. Böylece tesbit işlemi ile Hazine adına tapulu olan TAŞINMAZ TAPUSUZ HALE DÖNÜŞMEYECEKTİR. )

Görüldüğü gibi, kesinleşen orman kadastrosu sınırları içindeki makilik alanın ya da orman rejimi dışına çıkartılan yerin ormandan ayrılması o yeri tapusuz hale getirmeyip, sadece niteliğini değiştirdiğinden makilik cinsi ile ya da orman rejimi dışına çıkartılan yer niteliğiyle tapulu olma halini sürdüreceğinden, 6831 Sayılı Yasanın 1744 Sayılı Yasa ile değişik 2. ve 2896 – 3302 Sayılı Yasalar ile değişik 2/B maddesi gereğince nitelik kaybı nedeniyle orman rejimi dışına çıkartılan yerler orman niteliği değişmiş olarak Hazine adına tapulu olmaya devam edeceğinden, imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine konu olamayacaktır. Çünkü makiye ayrılmakla ya da orman rejimi dışına çıkarmakla, o yere ait orman tapu kaydının iptal edileceği ya da iptal edilmiş sayılacağı konusunda yasalarda hiç bir hüküm bulunmamaktadır.

10 ) 3402 Sayılı Yasanın 17/1. maddesi gereğince “Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kamu hizmetine tahsis edilmeyen arazi” imar-ihya ve zilyetlikle kazanılabilir.

Yine, 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 18/2 maddesi aynen “orta malları, hizmet malları, ormanlar devletin hüküm ve tasarrufu altında olup da bir kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile Kanunlar uyarınca Devlete kalan taşınmaz mallar, tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemez” şeklindedir.

Yasalarımızda, hangi malların yasalar uyarınca Hazineye kalacağı birer birer sayılmamıştır. Yorum ve içtihatlar özellikle H.G.K.nun 05.09.1984 gün ve 1982/8-97/514 sayılı kararında yasalar uyarınca devlete kalan taşınmazların neler olabileceği açıklandıktan sonra, Medeni Yasanın 501 ( E.448 ) maddesi gereğince mirasçı bırakmadan ölen kişilerin taşınmazlarının da, bu madde gereği Hazineye kalacağından zilyetlikle kazanılamayacağı kabul edilmiştir. Sözü edilen kararda, devletin özel mülkiyetinde sayılabilecek taşınmazların çoğunlukla Hazine adına tapuda kayıtlı olduğu, ancak sahipsiz oldukları için Hazineye ait bulunan veya özel yasalar hükümleri uyarınca devlete kalmış olduğu halde, tescilleri yapılmamış taşınmazların bulunduğu, bu tür yerlerin devlete geçişinin yasa hükmünün gereği olduğu, yasa koyucunun bu fıkrayı yürürlüğe koymasındaki amacın, Hazineye ait taşınmazlara Hazinenin sahip çıkmasını sağlamak ve Hazine elinde rezerv toprak bulundurmak olduğu açıklanmıştır. Hukuk Genel Kurulunun 13.02.2002 gün ve 2002/16-48-91 sayılı kararı ile de nitelik kaybı nedeniyle orman rejimi dışına çıkartılan yerlerin 3402 Sayılı Yasanın 18/2. maddesinde belirtilen “yasalar uyarınca Devlete kalan taşınmaz” olduğu kabul edilmiştir.

2924 Sayılı Yasının 3.maddesindeki “Bu yerler bu yasanın hükümleri uygulanmak kaydıyla Orman Bakanlığı emrine geçer.” hükmü gereğince, bu özel yasa uyarınca orman rejimi dışına çıkartılan taşınmazlar Anayasanın 170. maddesindeki kamu hizmetinin yerine getirilmesi amacıyla Orman Bakanlığına tahsis edilmiş sayılır. Bu nedenle, 3402 Sayılı Yasanın 17/1 ve 18/2. maddeleri gereğince imar-ihya ve zilyetlik yoluyla kazanılamaz.

O halde, hangi yasa döneminde olursa olsun nitelik kaybı nedeniyle orman rejimi dışına çıkarılan taşınmazlar Yasa gereği Hazine adına çıkartılmış ve 2924 Sayılı Yasa gereği kamu hizmetinin yerine getirilmesi için Orman Bakanlığına tahsis edilmiş olduğundan, Hukuk Genel Kurulunun 13.02.2002 gün, 2002/16-48-91 sayılı kararında kabul edildiği gibi, orman rejimi dışına çıkartılan yerlerin de 3402 Sayılı Yasanın 18/2 maddesi anlamında özel yasası uyarınca Hazineye kalan yerlerden olduğu ve dolayısıyla tapuda kayıtlı olsun olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemeyeceğinin kabulü gerekir.

11 ) Diğer taraftan, dava konusu taşınmaz, orman rejimi dışına çıkartma işleminin kesinleştiği 1990 yılına kadar yasalar karşısında toprağıyla birlikte ormandır. O güne kadar sürdürülen zilyetlik varsa, 6831 Sayılı Yasanın 91. ve 93 maddeleri gereğince suç oluşturacağından bu tür zilyetlik kişi yararına hiçbir hukuki sonuç doğurmaz.

Sonuç olarak; somut olaya hangi yönden bakılırsa bakılsın, Anayasa ve yasalar orman rejimi dışına çıkartılan yerleri diğer tarım alanına dönüştürülecek Devlete ait hali yerlerden farklı olarak düşünmüş ve bu konuda Anayasada ve yasalarda farklı yasal düzenlemeler getirmiştir. Kaldı ki Üsküdar Kadastro Mahkemesinin 8.9.1997 gün 79-25 sayılı ilamıyla çekişmeli taşınmazların orman niteliği ile Hazine adına tapuya tescillerine karar verilmiş ve hüküm temyiz edilmeksizin 15.1.1998 tarihinde kesinleşmiştir.. Tapuda kayıtlı bir yer zilyetlikle kazanılamayacağı gibi, bir an için aksi düşünülse bile Anayasanın 170. maddesi ve yukarıda yazılı Anayasa Mahkemesi kararları ve 2924 Sayılı Yasanın 2, 3 ve 3402 Sayılı Yasanın 17/1 ve 18/2. maddeleri gereğince zilyetlik yoluyla kazanılamaz.

Anayasa Mahkemesinin, orman rejimi dışına çıkartılan yerlere ait çok eski tarihli tapu kayıtlarına ve Devletin yüksek iradesi ile 50-60 yıl önce iskan yoluyla verdiği tapu kayıtlarına ve bu yerlerdeki zilyetliğe, değer verilmesine ilişkin 3402 Sayılı Yasanın 45. maddesindeki ilgili hükümleri, keza, orman rejimi dışına çıkartılan alanlarda 2924 Sayılı Yasa hükümleri uygulanmayarak bu yerlerin Devlet tarafından orman köylüsü olup olmadığına bakılmaksızın satışına olanak tanıyan 4706 Sayılı Yasanın 3. maddesini Anayasaya aykırı bularak, bu konudaki yasal düzenlemeleri iptal ettiği, Devletin 4753 Sayılı Yasa hükümlerine göre bedelini alarak 40-50 yıl önce toprak tevzi yoluyla topraksız çiftçilere dağıtılarak tapusunu verdiği yerlerin orman rejimi dışına çıkartılması halinde, bu tapu kayıtlarına değer verilmesini öngören 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 45. maddesindeki hükmü 22.02.2005 gün 5304 Sayılı Yasa ile yürürlükten kaldırmış olduğu gözönünde bulundurulduğunda, hangi yasa döneminde olursa olsun orman rejimi dışına çıkartılan yerler tapuda kayıtlı olsun olmasın zilyetlikle kazanılamaz.

O halde; açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar Hazine ve Orman Yönetiminin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının yatırana iadesine, 02.04.2008 günü oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir