YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ

E. 2012/2280 K. 2012/9007 T. 11.10.2012

DAVA: C.U. ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Gölcük 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 18.01.2012 gün ve 992/15 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR: Davacılar vekili dava dilekçesinde; tapuda 377 parsel sayısı ile Z.B. adına kayıtlı bulunan taşınmazın davacıların murisi A.U. tarafından 1960 yılında el senedi ile satın alındığını, dava konusu taşınmazın bu tarihten dava tarihine kadar davacıların murisi ve ölümünden sonra davacıların zilyetliğinde olduğunu, tapu kayıt maliki Z.’nin ölünceye kadar bakım şartı ile taşınmazı davacılar murisine bağışladığını ve Z.’nin mirasçı bırakmadan öldüğünü açıklayarak, Z. üzerinde bulunan kaydın iptali ile davacılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Hazine vekili 11.02.2005 tarihli cevap dilekçesiyle, davacıların taşınmaz üzerinde zilyetliklerinin bulunmadığını, kayıt malikinin mirasçı bırakmadan ölmüş olması halinde TMK.nun 501. maddesi gereğince taşınmaz mülkiyetinin Hazineye geçeceğini bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, muristen intikal ve kazanmayı sağlayan eklemeli zilyetlik hukuki sebebine dayalı olarak TMK.nun 713/1, 996 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14.maddeleri gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmaz 1957 yılında yapılan kadastro çalışmalarında 1300 doğumlu H. kızı Z.B. adına tespit edilmiş ve tutanağın 29.08.1958 tarihinde kesinleşmesi ile bu şahıs adına tapuya tescil edilmiştir. Keşif mahallinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazın H. kızı Z.B.’ye ait olduğunu, bu şahsın davacıların annesinin halası olduğunu, Z’nin taşınmazı sağlığında davacılar murisine devrettiğini ancak tapuda resmi devir yapılmadığını bildirmişlerdir. Yerel bilirkişi ve tanık beyanları ile kadastro tutanaklarından dava konusu taşınmazın kayıt malikinin dosyada veraset belgesi bulunan Z.B. olduğu tartışmasızdır. Ne var ki dosyada bulunan veraset belgesine göre kayıt maliki Z.B.18.07.1961 tarihinde mirasçı bırakmadan ölmüştür. Anılan Gölcük Sulh Mahkemesinin 14.02.2005 tarih ve 2005/100-94 Esas ve Karar sayılı veraset belgesine karşı iptal davası açılmış olup Gölcük Sulh Hukuk Mahkemesinin 18.03.2009 tarih ve 2006/644 Esas, 2009/293 Karar sayısı ile davanın reddine karar verilmiş ve karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiştir. Kayıt malikinin ölümü ile murisin terekesi TMK.nun 501. maddesi gereğince doğrudan ve kanunlar ( 3402 s. KK. m. 18 ) gereği Hazineye intikal edeceğinden, dava konusu taşınmazın kazanmayı sağlayan zilyetlikle edinilmesi mümkün değildir.

Öte yandan davacılar kayıt maliki ile murisleri arasında şifahi olarak ölünceye kadar bakım sözleşmesi düzenlendiğini iddia etmiş iseler de, ölünceye kadar bakım sözleşmesinin geçerliliği resmi şekilde yapılmasına bağlıdır. Davacılar murisi ve ölümünden sonra davacıların bu nitelikteki sözleşmeye dayanarak tapulu taşınmazlarda sürdürdükleri zilyetliğin hukuki bir değeri de bulunmadığından davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

SONUÇ : Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ve 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK.nun 388/4., HMK m.297/ç ) ve 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire İlamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 11.10.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir