YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/9900 K. 2011/123 T. 17.1.2011

DAVA: Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan paydaşlığın giderilmesi davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR: Dava, bir adet taşınmazın ortaklığının giderilmesine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde; davaya konu taşınmazın kendisi ve davalı kardeşlerine ait bulunduğunu, taşınmazın babalarından intikal ettiğini, taksimi konusunda anlaşamadıklarını belirterek ortaklığın taksim ya da satış suretiyle giderilmesini istemiştir. Davalılar ise taşınmazın babaları tarafından kendilerine paylaştırıldığını belirterek davanın fiili taksim sebebiyle reddini savunmuşlardır.

Dava konusu edilen ve satışına karar verilen 274 ada 8 parselde bulunan iki katlı kagir evin tarafların murisi M. adına kayıtlı olduğu ve muris M.’nın 1.9.1986 tarihinde vefat ettiği, mirasçı olarak davacı ve davalıları bıraktığı anlaşılmaktadır. Murisin ölümü ile mirasçılar taşınmaza elbirliği mülkiyet hükümlerine göre malik olmuşlardır. Her ne kadar davalılar taşınmazı paylaştıklarını savunmuş iseler de yürürlükten kaldırılan M.K.’nun 611. maddesinin yerine düzenlenen T.M.K.’nun 676. maddesinde paylaşma sözleşmesi başlığı altında: “Mirasçılar arasında payların oluşturulması ve fiilen alınması veya aralarında yapacaktan paylaşma sözleşmesi mirasçıları bağlar, paylaşma sözleşmesiyle mirasçılar tereke mallarının tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin miras payları oranında paylı mülkiyete dönüştürülmesini de kabul edebilirler. Paylaşma sözleşmesinin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına bağlıdır.” hükmü getirilmiştir. Madde hükmünden de açıkça anlaşıldığı üzere elbirliği mülkiyetine konu mallarda ortaklar paylaşma sözleşmesi eski deyimle miras taksim sözleşmesi yapmış iseler bu sözleşme ile elbirliği haline son vermiş olduklarından artık ortaklığın giderilmesi davası açamazlar. Olayımızda davaya konu edilen taşınmazın davacı ve davalı adına elbirliği mülkiyetine tabi olduğu ve taşınmazın taksim edildiğine dair yazılı taksim sözleşmesi sunulmadığına, taşınmazın aynen taksim edilmesinin mümkün olmadığının keşfen belirlenmesine göre ortaklığın satış suretiyle giderilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığından hükümün bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan sebeple bozulmasına, istenmesi halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 17.01.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir